Köşe Yazıları \ Onlar boş şeylerden yüz çevirirler.

Onlar boş şeylerden yüz çevirirler.

 “Onlar boş şeylerden yüz çevirirler.” (Mü’minun 3)

          
  Kurtuluşa eren mü’minler lağviyyattan, boş işlerden, boş sözlerden, boş bir hayattan yüz çevirirler, uzak dururlar. Lüzumsuz şeyleri terk ederler onlar. Evet tüm hayatlarında, tüm konuş-malarında, tüm bakışlarında, tüm düşüncelerinde, tüm davranışlarında, tüm hareketlerinde boş şeyleri terk ederler. Meselâ bir adım atacaklar, bir söz söyleyecekler, bir bakış yapacaklar, bir ka-rar verecekler, bir eylem gerçekleştirecekler, ama bu lüzumsuzsa hemen onu terk ederler. Fakat burada önemli bir şey var.
 
 O da kişi için lüzumlu ve lüzumsuzu, boş ve doluyu Allah ve Resulü söyleyecektir. Öyleyse kişi önce Allah ve Resulünün dediklerini tanımalı ki lüzumluyu ve lüzum-suzu ayırabilsin. Demek ki bu iş kitap ve sünneti tanımaktan geçmektedir. Demek ki iyi bir Müslü-man olmanın yolu kitap ve sünneti tanımaktan geçmektedir. Kitap ve sünnet bilinmeden lüzumlu ve lüzumsuz, boş ve dolu bilinemeyeceğine göre iyi bir Müslüman da olunamayacak demektir.
 
            Evet bizi ilgilendirmeyen, amelin konusu olmayan ve yarın mizanımıza konmayacak cins-ten olan, konsa bile cennete götürücü olmayan sözlerin, amellerin tümünden yüz çevirmek zorun-dayız. Müslüman gerek söz ve gerek amel olarak boş şeylerin peşine takılmayan kimsedir. Çünkü kavil ve fiillerden ibaret olan amellere İslâm’ın damgalarını biliyoruz. Salih amel, gayr-i salih amel. Salih bir imandan kaynaklanan amellere salih amel, salih ve sahih bir imandan kaynaklanmayan ya da küfürden kaynaklanan amellere de gayr-i salih ameller denir. Veya yine Kur’an’ın ifadesiyle ahsen amel, gayr-i ahsen amel tarifini görüyoruz. Veya değişik bir ifadeyle İslâm amellere üç damga vurur.
 
Sahibini cennete götürücü olan ameller, sahibini cehenneme götürücü olan ameller, bir de sahibini cennete de cehenneme de götürücü olmayan ameller. Cehenneme götürücü olan-larını reddedeceğiz, cennete götürücü olanlarına sarılacak ve ne cennete ne de cehenneme götü-rücü olmayanlarından da sakınacak uzak duracağız. Bakın Resulullah Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurur:
 
 “Ebu Hureyre (r.a) Resulullah efendimizin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kişinin iyi bir müslüman olduğunun alâmetlerinden birisi de onun ken-disini ilgilendirmeyen şeyleri tek etmesidir.” (Tirmizî, K. Zühd: 4/558)
 
            Evet kişinin mâlâyaniyi, yani kendisine gerekli olmayan şeyleri terk etmesi iyi bir müslü-man olduğunun alâmetidir, delilidir, ispatıdır. Kişi iyi bir müslüman olmak isterse lüzumsuz şeyleri tek edecek. Eyvah! Bu bizim hayatımızın tümünü kapsıyor. Tüm hayatımızı içine alan bir konudur bu. Tüm konuşmalarımızı, tüm bakışlarımızı, tüm düşüncelerimizi, tüm davranışlarımızı, tüm ha-reketlerimizi içine alan bir konudur. İnsan bir adım atacak bir söz söyleyecek, bir bakış yapacak, bir karar verecek, bir eylem gerçekleştirecek ama bu lüzumsuzsa, kendisi için gereksizse hemen onu tek edecek.
 
            Cehenneme gidenlerin şöyle bir itiraflarını Kur’an anlatır: Onlar cehenneme gidiş sebep-lerini sayarken biz namaz kılanlardan değildik, miskinleri doyuranlardan değildik dedikten sonra biz batıla, batıl tutkulara, boş şeylere, lüzumsuz şeylere dalanlarla birlikte dalıp gidiyorduk ki an-sızın ölüm gelip bizi yakalayıverdi diyorlar. Evet boş şeylere dalıp gidiyorduk. Bizi ilgilendirmeyen dünyamızı da ahiretimizi de ilgilendirmeyen boş şeylere daldıkça dalıyorduk. Yarın mizana ko-nulunca insanı cennete götürücü olmayan her şey boştur. Mizana konunca isterse insanı ce-henneme götürmesin ama cennete götürücü olmayan her şey boştur.
 
            Adam özel krem rengi takke ördürüyor, rengini, desenini, modelini beğenmiyor bozdurup bir daha ördürüyor boş şey bunlar. Veya arabasının renginde elbise giymeye çalışıyor. Veya tesbih illa da oltu olacak diye onun peşine takılıyor. Boş işler bunlar. Yarın mizana konunca kişiyi cennete götürücü olmayan her şey boştur. Meselâ adamın kalemine gösterdiği titizliği bir düşü-nün. Her kalemle yazamaz adam, illa falan model ve filan marka olacak. Veya adamın yemeğin tuzuna biberine modeline gösterdiği titizliği bir düşünün. Saatlerce akvaryum karşısında veya televizyon ekranı karşısında öldürdüğü zamanları bir düşünün. Arabalarının üzerinde gördükleri ufacık bir çizik karşısında aman eyvah ne oldu? Nasıl oldu? diye abananları ve üzüntülerinden deliye dönenleri bir düşünün. Halbuki adamların kendi inanç dünyalarındaki veya çocuklarının itikat dünyalarındaki çatlaklıklara neredeyse araba girecek ama onu gördükleri yok adamların
 
. Hepsi boş şeydir bunların.  Bir ömür boyu yaptıklarımızı bir düşünelim. Ne kadarı dolu, ne kadarı boş bir düşünelim. Meselâ bir ilkokul diyoruz beş yıl harcıyoruz, dönüp bir bakıyoruz ki bomboş. Yani mübalağa yapmıyorum inanın orada öğrendiklerimiz beş haftaya sığabilecek şeyler. Ondan sonra yaptıklarımızı düşünelim. Hayatın tümünü düşünelim. Acaba bu yaptıklarımızın yaptırıcısı kimdi de yaptık? Allah dedi diye mi yaptık? Yoksa toplum öyle istedi diye mi? Çevremiz bundan razıdır diye mi? Ya da âdetler veya Zerdüşt böyle buyurdu diye mi yaptık? Tüm yaptıklarımızı bir düşünelim. Neyle geçti bizim ömrümüz? Oturamayacağımız evler, yiyemeyeceğimiz paralar toplamakla mı geçti? Eğer böyleyse tüm hayatımız boşa gitmiştir Allah korusun.
 

            Neyle geçirdik ömrümüzü? Müzik dinleyerek mi? Kaldırım çiğneyerek mi? Ekran başında akvaryum önünde mi? Aynanın önünde mi? Panayır veya piknikte mi? Oya için boya için mi? Para pul peşinde mi? Yoksa kendisine kulluk yapmaya çalıştığımız çevrenin alkış tufanları ara-sında mı? Veya kulluğa râcî olmayarak, amele müstenit olmayarak gayri dini ilimlerde tefegguh adına mı çırpındık? Öyleyse eyvaaah bize! Vaah bize! Yuh! ! Bize! ! ! Selam ve dua ile..

                                  
 Ali Küçük

 

 

 


Paylaş

Ziyaretçi Defteri

    Düşüncelerinizi bizimle paylaşmak için ziyaretçi defterini kullanabilirsiniz.

  • Deftere Yaz / Oku