Köşe Yazıları \ Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.

Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.

Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.” (Mü’minun 8)

O mü’minler emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler. Emanetlere ve verdikleri sözlerine, randevularına sâdık davranırlar. Allah’ın emanetlerine, Allah’a ve insanlara verdikleri sözlerine ri-ayet ederler.
 
Emanet olarak gerek Allah emanetini, gerekse kulların emanetini emanet bilirler. Emaneti emânetin sahibinin istediği gibi kullanırlar. Emanetle ilişkilerini, emanetin sahibinin is-tediği şekilde ayarlarlar. Allah emanet olarak kendilerine ne vermişse. Din mi verdi? Kitap mı ver-di? Peygamber mi verdi? Akıl mı verdi? Sıhhat mı verdi? Zaman mı verdi? Mal mülk, fırsat imkân mı verdi? Ev, araba, arsa mı verdi? Evlât mı verdi? Hanım mı verdi? Veya din mi gönderdi? Kitap, peygamber mi gönderdi? İrade mi verdi emanet olarak? Namaz mı? Oruç mu? Abdest mi? Na-mus mu? İffet mi? Hac mı? Arafa mı? Bayram mı? Cuma mı? Bunların tümünü emanetin sahi-binin razı olduğu yerlerde kullanarak emanetlerini yerine getirirler onlar. Yani dinin tamamına ri-ayet ederler, Allah’ın kendilerinden istediği bir hayatı yaşarlar onlar. 

 

Allah’ın kendilerine verdiği emanetleri çarçur edip bozuk para gibi harcamaya kalkışmaz onlar. Allah’ın kendilerine emanet olarak verdiği kitaplarıyla yakından tanışırlar, o kitap rehberli-ğinde bir hayata yönelirler. Allah’ın kendilerine emanet olarak gönderdiği peygamberlerinin sün-netini yakından tanıyarak onun örnekliğinde bir hayata yönelirler. Kitaplarına ve peygamberlerine sırt çevirerek, onlardan habersiz bir hayat yaşayarak emanete ihanet etmezler. 

 

Bir de onlar kullar arasındaki emanete de riayet ederler. İnsanların kendi aralarında bir-birlerine emanet ettiği, emanet verdiği şeylere de riayet ederler. Bir mümin kardeşinin, ya da bir kâfirinin emanetine de riayetkar davranırlar. Yani bir kâfir kendilerine bir şeyler emanet etmişse asla ona hıyanet etmezler. Kullara, insanlara verdikleri sözlerine de riayet ederler onlar. Rande-vularına riayetkar davranırlar, nezih davranırlar. Emanet sahiplerine karşı sahtekârlık yapmazlar. Hattâ savaş halinde oldukları insanlara bile namuslu davranırlar. Sözlerine, anlaşmalarına sâdık davranırlar. İşte gerek bu dünyada, gerekse ahirette felâha ermenin şartı bunlardır, felâha erenler bunlardır. 

 

Tabii evvela Rabbimize ezelde verdiğimiz ahitlerimize riayet etmek zorundayız. Allah ah-dine riayet etmeyenlerin insanların ahitlerine riayet etmeleri mümkün değildir. Evet önce Allah ahitlerine riayet ederler, ona sâdık kalırlar, sonra da insanlara verdikleri ahitlerine, taahhütlerine sâdık davranırlar onlar. Ahitleri, sözleri İslâm’a zıtsa hemen vazgeçerler, değilse ne pahasına olursa olsun verdikleri sözlerinden dönmezler. Elleri, ayakları, hanımları, çocukları, paraları, pul-ları kendilerine Allah’ın emanetidir, onları sahibinin istemediği yerlerde kullanarak onlara ihanet etmezler. 

 

Evet, onlar Allah’a verdikleri emanetlere riayet edicidirler. Allah’la yapılan sözleşmelere ri-ayet ederler. Allah’ı şahit tutarak Allah kullarından alınan emanetlere sadık kalırlar, hıyanet et-mezler. Allah’ı şahit tutarak Allah kullarıyla yapılan sözleşmelere riayet ederler. Bizim Kur’an ve sünnette Allah’la gerçekleştirdiğimiz pek çok ahdimiz, pek çok sözleşmemiz, pek çok misakımız vardır. Müslüman olarak onların tamamından sorumluyuz. Yine Allah’ın bize emaneti olan dini, ki-tabı, peygamberi, namazı, orucu, zekatı, haccı, bedeni, malı hepsini korumak zorundayız. Allah tüm bunları bize emanet etmiştir ki onları koruyalım. Allah’a verdiğimiz sözlere riayet ettiğimiz gibi, Allah kullarına verdiğimiz ahitlerimize de aynen riayet etmek, sadık kalmak zorundayız. Rabbim yardımcımız olsun. Rabbim kolay getirsin. Selam ve dua ile…

Ali Küçük

 


Paylaş

Ziyaretçi Defteri

    Düşüncelerinizi bizimle paylaşmak için ziyaretçi defterini kullanabilirsiniz.

  • Deftere Yaz / Oku